Köşe Yazarları
İş Dünyasında Dijital Okuryazarlık: Rekabetin Yeni Dili
Nagihan Cengiz Çelebi / trbusiness.de Türkiye Temsilcisi
Dijital okuryazarlık, yalnızca teknoloji kullanabilmek değil, teknolojiyi doğru anlamak, doğru linke tıklamak, veriyi yorumlayabilmek ve dijital araçları iş hedefleriyle ilişkilendirebilmek demek. Bugün iş dünyasında “okur-yazar” olmak, e-postayı açmak ya da Zoom’a bağlanmakla sınırlı değil; yapay zekâ destekli raporlama araçlarını verimli kullanmak, dijital güvenliği gözetmek ve çevik öğrenme becerilerini geliştirmek gerekiyor.
Dijital okuryazarlık yalnızca bireysel kariyerleri değil, toplumun geleceğini de şekillendiriyor. Almanya’daki göçmen girişimcilerden Türkiye’deki kadın kooperatiflerine kadar sahada tecrübe ettiğim ortak nokta şu: Dijital araçlara hâkim olan daha hızlı örgütleniyor, görünür oluyor ve küresel pazarlara açılabiliyor. Bu, ekonomik katılımın yanı sıra toplumsal kapsayıcılığı da artırıyor. Yani dijital okuryazarlık, sadece bir beceri değil; yeni nesil bir eşitlik aracı.
Bir başka boyut da dijital uçurum. Yani teknolojiye erişim imkânı olanlarla olmayanlar arasındaki fark. İş dünyası için bu uçurum, hem yetenek havuzunu daraltıyor hem de potansiyel müşteri kitlelerini sınırlıyor. Dijital okuryazarlık yatırımı, aslında toplumsal adalete de yatırım demek ve toplumsal adalet güvenilir iş insanları, ahlaklı iş dünyası demek.
KOBİ’ler için dijital dönüşüm artık “olsa iyi olur” değil, “olmazsa olmaz.” Müşteriyi tanımaktan pazarlamayı yönetmeye, uluslararası ticaretten proje yazmaya ve yönetmeye, uluslararası teşviklerden fizibilite çalışmalarına, fiyat teklifi hazırlamaya kadar her şey dijital okuryazarlık becerisi gerektiriyor.
Bir işletmenin dijital okuryazarlığı ne kadar güçlüyse, krizlere dayanıklılığı ve inovasyon kapasitesi de o kadar yüksek oluyor. Türkiye’de dijital eğitim alan KOBİ’lerin sosyal medyada görünürlük kazanmasıyla satışlarının iki katına çıktığına tanık oldum.
Dijital okuryazarlığı doğru konumlandırmak, şirketlere sadece kısa vadeli verimlilik değil, uzun vadeli sürdürülebilirlik de kazandırıyor. Stratejik planlama, pazar araştırması, hatta yeşil dönüşüm süreçleri artık dijital veriye dayanıyor. Yani dijital okuryazarlık, aynı zamanda geleceğin rekabet avantajını belirliyor.
Burada liderlere de özel bir rol düşüyor. Yönetici ekibin dijital okuryazarlığı zayıfsa, en iyi yazılımlar bile atıl kalabiliyor. Dijital dönüşüm, yalnızca teknik personelin değil, tüm yönetim kademelerinin ortak dili haline gelmek zorunda. Dijital dönüşüme bütçe ayırmayan, mali yük gören işletmelerin büyüme şansı artık yok.
Dijital okuryazarlık aynı zamanda teşviklere ulaşmanın da anahtarı. Avrupa Birliği fonlarından Türkiye’deki KOSGEB, TÜBİTAK, T.C. Ticaret Bakanlığı, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı desteklerine, İhracat Destekleri’ne, Reklam, Tanıtım ve Pazarlama Desteği’ne, Yurtdışı Fuar Katılım Desteği’ne, Yurtdışı Eğitim Desteği’ne kadar birçok hibe ve kredi programı, başvuru sürecinde dijital beceriler gerektiriyor. Şirketler dijital okuryazarlığını güçlendirdikçe, yalnızca işlerini büyütmekle kalmıyor; finansman imkanlarından da daha etkin yararlanabiliyor.
Önerim net: KOSGEB’in “Girişimcilik Eğitimi” tüm işletmelerde zorunlu olmalı, statüsü ne olursa olsun işletme kurulmadan önce eğitim verilmeli ve sınavdan geçirilmeli. Eğitimler ve sınavlar liyakat içinde yapılmalı, sınavı geçemeyenlerin işletme kurmasına izin verilmemeli. Bazı tehlikeli ve çok tehlikeli mesleklerde aradığımız akreditasyonu esnafa ve KOBİ’ye indirgemezsek; rekabet eden, nitelikli, sürdürülebilir, ahlaklı ve güvenilir işletmelerin iş dünyasında yerini almasını beklemek yalnızca vakit ve para kaybına neden olur.
